Su ve elektriğin bir araya gelmesi,
bilindiği gibi can güvenliği için büyük bir tehlike oluşturur. Oysa
doğadaki bazı balıklar için durum çok farklıdır. Onlar suda yaşarlar ve
ürettikleri elektriği kendi güvenlikleri için kullanırlar. Suda yaşayan
bir canlının elektrik üretmesi, üstelik bu elektriği kontrollü bir
biçimde kendini savunmak ve birçok farklı amaç için kullanması,
Rabbimiz’in yaratışındaki çeşitliliğin delillerinden yalnızca biridir…
ELEKTRO-ŞOK TABANCASINA SAHİP YILAN BALIĞI
Boyları zaman zaman 2 metreye kadar uzanabilen
elektrikli yılan balıkları Amazon bölgesinde yaşarlar. Bu balıklarda
gövdenin üçte ikisini kaplayan ve sayıları 5000 ila 6000’i bulan
organik elektrik plakaları vardır. Bunların oluşturduğu elektriğin
gerilimi 500 volt, akım değeri ise 2 amperdir. Bu, televizyonunuzu
çalıştırmak için kullandığınızdan çok daha güçlü bir elektrik yüküdür.
Elektrik üretebilme yeteneği, bu hayvana hem
savunma hem de mükemmel bir saldırı aracı olarak verilmiştir. Balık,
vücudunda ürettiği bu elektriği düşmanlarını şok edip öldürmekte
kullanır. Balıktan kaynaklanan elektrik şoku 2 metre uzaktaki büyükbaş
bir hayvanı bile öldürebilecek şiddettedir. Balığın elektrik üretme
mekanizması saniyenin binde ikisi veya üçü kadar kısa bir sürede
devreye girer. Balığın bu denli büyük bir enerjiye sahip olması, onu
yaratan Yüce Allah’ın sonsuz ilminin delillerinden yalnızca birini
sergilemektedir.
30 METRE UZAĞI AYDINLATAN BAKTERİ
Düşmanlarından korunmak için karanlıkta
avlanmak zorunda kalan fener balığının, avını yakamak için en büyük
yardımcısı kendi ışığıdır. Bu parlak ışığın kaynağı ise balığın gözüne
yerleşmiş olan bakterilerdir.
Geceleri avlanan fener balığı için de etrafta herhangi bir ışık olması çok tehlikelidir. Işık, fener balığının düşmanları tarafından fark edilmesine aynı zamanda kendisini gören avlarının uzaklaşıp kaçmasına da neden olmaktadır. İşte bu nedenle fener balığı, ay ışığının çok parlak olduğu gecelerde veya herhangi bir suni ışık oluştuğunda etrafta görünmemeye çalışır. Fener balığı havanın karanlık olduğundan emin olduğunda ise avını aramak için yola koyulur. Karanlıkta planktonlardan ve küçük kabuklulardan oluşan avını yakalayabilmek için en büyük yardımcısı ise kendi ışığıdır. Fener balığının sahip olduğu parlak ışığın kaynağı, balığın gözlerinin altındaki organlardır. Bu organlar ise, balığın kanına karışan oksijen ve şekerle beslenen ışık saçan bakterilerle doludur. (Harun Yahya, Mikro Dünya Mucizesi)
Balık ışığını açıp, kapatabilir ve yiyecek ararken istediği yöne çevirmeyi sağlayabilir. Bakterilerin ürettiği bu ışık o kadar güçlüdür ki, otuz metrelik mesafeden bile görülebilir. Tek bir fener balığından gelen ışık küçük bir odayı aydınlatmak için yeterlidir. (Net Cevap)
Bu bakteriler o kadar etkili bir ışık yayarlar ki, balık avlanıp öldürüldükten saatler sonra bile ışık organı parlamaya devam eder. (Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, London, 1995, sf. 12)
Geceleri avlanan fener balığı için de etrafta herhangi bir ışık olması çok tehlikelidir. Işık, fener balığının düşmanları tarafından fark edilmesine aynı zamanda kendisini gören avlarının uzaklaşıp kaçmasına da neden olmaktadır. İşte bu nedenle fener balığı, ay ışığının çok parlak olduğu gecelerde veya herhangi bir suni ışık oluştuğunda etrafta görünmemeye çalışır. Fener balığı havanın karanlık olduğundan emin olduğunda ise avını aramak için yola koyulur. Karanlıkta planktonlardan ve küçük kabuklulardan oluşan avını yakalayabilmek için en büyük yardımcısı ise kendi ışığıdır. Fener balığının sahip olduğu parlak ışığın kaynağı, balığın gözlerinin altındaki organlardır. Bu organlar ise, balığın kanına karışan oksijen ve şekerle beslenen ışık saçan bakterilerle doludur. (Harun Yahya, Mikro Dünya Mucizesi)
Balık ışığını açıp, kapatabilir ve yiyecek ararken istediği yöne çevirmeyi sağlayabilir. Bakterilerin ürettiği bu ışık o kadar güçlüdür ki, otuz metrelik mesafeden bile görülebilir. Tek bir fener balığından gelen ışık küçük bir odayı aydınlatmak için yeterlidir. (Net Cevap)
Bu bakteriler o kadar etkili bir ışık yayarlar ki, balık avlanıp öldürüldükten saatler sonra bile ışık organı parlamaya devam eder. (Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, London, 1995, sf. 12)
IŞIK ÜRETEN COMB JELLY
Comb Jelly tıpkı deniz anaları ve deniz
Anemonları gibi hassas canlılardandır. Genellikle mikroskobik bitkiler
ve küçük deniz hayvanları ile beslenirler. Bazıları avlarını tıpkı
balık oltası gibi suda hareket eden yapışkan dokunaçları ile yakalar.
Bir türün ise çok geniş bir biçimde açılabilen ve diğer Comb Jellyler
de dahil olmak üzere pek çok canlıyı yutabilen ağızları vardır. Comb
Jelly' nin vücudunda sıra halinde ince tüyler bulunur. Bu tüylerini
suda kendini ileri doğru itebilmek için kullanır. Bundan başka hemen
hemen tümünün sırtında tıpkı dikiş yerine benzeyen, özel ışık
üretebilen hücreler bulunmaktadır.
Türlerin de kendi içlerinde ilginç özellikleri vardır. Örneğin kırmızı Comb Jelly dokunulduğunda parlar. Aynı zamanda suya parıldayan, ışıklı taneler bırakabilir. Bu, düşmanlar için kullanılan bir şaşırtma yöntemidir. (Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 28 )
IŞIKLI MÜREKKEP BALIĞI
Bir tür mürekkep balığı kimyasal olarak
mavi-beyaz bir ışık üretir. Vücudu ve dokunaçları mücevhere benzeyen
organlarla kaplıdır. Bu mürekkep balığının özelliği; kendisini kamufle
edebilmek için ışığın rengini, yoğunluğunu ve çevresini kaplayan şeye
göre açısını değiştirebilmesidir. Dişi mürekkep balıklarının
çiftleşmeden önce erkeği cezbetmek için ya da kendisini koruma amaçlı
ışık ürettiği düşünülmektedir. Yukarıdan gelen ışığa göre ayarlama
yaparak kendilerini suyun içinde düşmanlarına karşı görünmez hale
getirebilirler. Bazı mürekkep balığı türleri ise düşmanlarını şaşırtmak
için suya parlak renkli bir mukus bulutu fırlatır.
Bu arada yaptıkları bu hareket sayesinde kaçmak için vakit kazanırlar. Bazı türler saatte 40 km.'ye varan bir hızla mürekkep fırlatabilir.
Mürekkep balıkları güçlü ve hızlı yüzen balıklardır. Hareket etme sistemleri de son derece şaşırtıcıdır. Vücutlarından içeri-dışarı su pompalayarak hareket ederler.Buraya kadar sayılan tüm özellikleri mürekkep balıklarındaki tasarımdan sadece birkaç örnektir. Bu örneksiz tasarım tüm evreni yaratıcı olan Allah'a aittir.
Anta Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 18
Bu arada yaptıkları bu hareket sayesinde kaçmak için vakit kazanırlar. Bazı türler saatte 40 km.'ye varan bir hızla mürekkep fırlatabilir.
Mürekkep balıkları güçlü ve hızlı yüzen balıklardır. Hareket etme sistemleri de son derece şaşırtıcıdır. Vücutlarından içeri-dışarı su pompalayarak hareket ederler.Buraya kadar sayılan tüm özellikleri mürekkep balıklarındaki tasarımdan sadece birkaç örnektir. Bu örneksiz tasarım tüm evreni yaratıcı olan Allah'a aittir.
Anta Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 18
GÜMÜŞ RENKLİ BALTA BALIĞI
Balta balığı ismini gümüş renkli, keskin
şekilli ve baltayı andıran narin kuyruğundan dolayı almıştır. Balta
balıkları küçük, parlak ve gümüş renklidir. Gün ışığının az olduğu
zamanlarda, suyun yaklaşık 500 m. derininde saklanırlar ama geceleri
beslenme amacıyla 300 m. kadar yüzeye çıkarlar.
Diğer birçok derin deniz balığı gibi,
karınlarının alt kısmında ışık üreten organlar bulunur. Bu organların
içerisinde, kimyasal maddeler tepkimeye girer ve dışarıya gün ışığına
uygun olan ve kendisini denizin aşağı kesimlerindeki düşmanlarından
saklayan soluk, mavi bir ışık verir. Balta balığı, vücudunun altında
mavimsi ışık yayabilen yaklaşık 100 kadar ışık organına sahiptir.
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 22
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 22
BAKTERİLERİ KULLANARAK IŞIK ÜRETEN BALIKLAR
Bazı balıklar ihtiyaçları olan ışığı
bakterilerle sürdürdükleri ortak yaşam sayesinde üretirler. Örneğin
adını vücudunu kaplayan zırha benzeyen pullardan alan çam kozalağı
balığı, çenesinin altındaki iki ışık organında yaşayan milyonlarca
bakterinin yardımı ile ışık üretir. Bundan başka Midilli balığının da
boğazının arka kısmında, bakteri dolu iki ışık bezi bulunmaktadır. Balık
bu sayede ara sıra yanıp sönerek veya sürekli biçimde ışık
gönderebilir.
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 12-13
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 12-13
DENİZDEKİ YAKAMOZUN SIRRI: OSTRACODLAR
Karayib Denizi'nde yaşayan ve ışık üreten
birçok deniz hayvanından biri de, yüzlerce hatta daha fazla türü
bulunan Ostracodlar'dır. Ostracodlar bir susam tohumundan daha büyük
olmayan kabuklu canlılardır, fakat birçok canlının yapamadığı şeyleri
yapar ve vücutlarında ışık üretirler.
Ostracodlar ışık saçan zerreleri üst
dudaklarının içinde bulunan bazı bezlerden bırakır. Yalnızca erkek
Ostracodlar ışık üretir. Her gece güneş battıktan yaklaşık olarak 1
saat sonra yüzlerce erkek Ostracod, dişileri kendilerine çekebilmek
için ışık saçmaya başlar. Erkek Ostracodlar etrafta yüzerken arkalarında
parıldayan noktalardan oluşan bir iz bırakır. Yakamoz olarak
adlandırılan bu iz nedeniyle Ostracodlar'ın bulunduğu sularda binlerce
küçük, parlak ışık yanıyormuşgibi olur.
Dolphin Log, May 94, s. 6
Dolphin Log, May 94, s. 6
KORUNMAK İÇİN IŞIK ÜRETEN CANLILAR
Deniz yıldızları, denizkestaneleri, tüylü
yıldızlar gibi canlılar "dikenli hayvanlar" olarak adlandırılır. Bu
hayvanların birçoğunun derisi savunma amacıyla kullandıkları keskin
dikenlerle kaplıdır. Deniz kıyılarında, mercan kayalıklarında ve deniz
yataklarında yaşarlar.
Bu canlılar düşmanlarından korunmak için kendi ışıklarını üretir. Parlak kollara ya da omurgalara sahip olan bu canlılar kendilerine saldırı olduğunda suda ışık bulutları oluşturabilir.
Korunmak için ışık üreten canlılara başka bir örnek olarak da bir denizyıldızı türünü verebiliriz. Bu denizyıldızı denizin yaklaşık 1000 m. dibinde yaşamaktadır. Kollarının ucundan parlak yeşil-mavi ışıklar saçar. Işıklı uyarısı düşmanlarına kötü bir tadı olduğunu bildirmek içindir. Yine başka bir denizyıldızı türü ise kendisine saldırıldığında parlamaya başlar ve düşmanı uzaklaştırmak için kollarından birini düşmana doğru fırlatır. Bu, denizyıldızının kullandığı önemli bir savunma taktiğidir. Kopan kolun beyaz ışık saçmaya devam etmesi düşmanın dikkatini kola yöneltir. Denizyıldızı da bu sırada kaçar.
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 16
Bu canlılar düşmanlarından korunmak için kendi ışıklarını üretir. Parlak kollara ya da omurgalara sahip olan bu canlılar kendilerine saldırı olduğunda suda ışık bulutları oluşturabilir.
Korunmak için ışık üreten canlılara başka bir örnek olarak da bir denizyıldızı türünü verebiliriz. Bu denizyıldızı denizin yaklaşık 1000 m. dibinde yaşamaktadır. Kollarının ucundan parlak yeşil-mavi ışıklar saçar. Işıklı uyarısı düşmanlarına kötü bir tadı olduğunu bildirmek içindir. Yine başka bir denizyıldızı türü ise kendisine saldırıldığında parlamaya başlar ve düşmanı uzaklaştırmak için kollarından birini düşmana doğru fırlatır. Bu, denizyıldızının kullandığı önemli bir savunma taktiğidir. Kopan kolun beyaz ışık saçmaya devam etmesi düşmanın dikkatini kola yöneltir. Denizyıldızı da bu sırada kaçar.
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 16
EL FENERİ BALIĞI
Gece olduğunda, el feneri balığı kayalıklarda
ya da mercanların arasında saklandığı yerinden çıkar. Herhangi bir
ışığa karşı çok dikkatlidir ve eğer ay ışığı çok parlaksa ya da
herhangi bir dalgıcın ışığını görürse hemen saklanır. Karanlığın
sağladığı emniyetle birlikte el feneri balığı ışığını, avını bulabilmek,
düşmanlarını şaşırtabilmek ve türdeşleri ile iletişim kurmak için
kullanır.
Parlak ışıklar, gözlerinin altındaki büyük
organlar tarafından üretilir. Bu organlar, balığın kanına karışan
oksijen ve şekerle beslenen ışık saçan milyonlarca bakteriden oluşur.
Balık ışığı açıp, kapatabilir ve yiyecek ararken istediği yöne
çevirebilir. Ürettiği ışık o kadar güçlüdür ki, otuz metrelik mesafeden
bile görülebilir. Aslında, tek bir el feneri balığından gelen ışık bile
küçük bir odayı aydınlatmak için yeterlidir. El feneri balığı bir
çeşit kepenk görevi gören göz kapakları sayesinde ışığını yakıp,
kapatabilir.
El feneri balığının bulunduğu bölgede yaşayan
yerel halk bu balıklari yakalar, ışığın parladığı bölümü çıkarır ve bu
bölümü balık avlarken yem olarak kullanırlar. Işık organı balık
öldükten saatlerce sonra bile parlamaya devam eder.
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 12-13
Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 12-13
SU ALTINDA BİR RADAR SİSTEMİ
Doğada yüksek elektrik yükleriyle
silahlandırılmış olan balıkların yanı sıra, iki ya da üç volt gibi çok
düşük sinyaller yayan balıklar da vardır. Avlanma ya da savunmaya
yaraması mümkün olmayan bu zayıf sinyaller acaba ne işe yarıyor
olabilir? Bu balıklar zayıf elektrik sinyallerinden bir duyu organı gibi
faydalanırlar. Balık, yaydığı elektrik yükünü kuyruğunda yer alan özel
bir organda üretir. Bu yük, hayvanın gövdesinin arka bölümüne dağılmış
binlerce delikten sinyaller şeklinde yayılır. Bu sinyaller balığı
çevreleyen suda anlık bir elektrik alanının oluşmasına neden olur.
Balığın yakınındaki nesneler ise, bu alanın biçiminin bozulmasına neden
olur. Balık bu bozulmaları hemen tiplerine göre yorumlayarak çevredeki
nesnelerin büyüklüğü, iletkenliği ve hareketi hakkında bilgiler
edinir. Balığın vücudunda, çevredeki elektrik alanının dağılımını bir
radar gibi sürekli olarak denetleyen elektriksel alıcılar vardır.
ÖZEL AMAÇLI ALICILAR
Elektrikli balıkların vücutlarında çeşitli tipte
alıcılar vardır. ‘Ampulümsü’ denen alıcılar, diğer balıkların yüzücü
kaslarının ve böcek larvalarının yayınladığı alçak frekanslı elektrik
sinyallerini algılar. Bu tür alıcılar hayvanın, av ve avcılar hakkında
bilgilenmesine yarar. Bu alıcıların duyarlılığı o kadar fazladır ki,
yerin manyetik alanını bile algılar. Ancak ampulümsü alıcılar, hayvanın
kendi yayınladığı yüksek frekanslı sinyalleri algılayamaz. Bu görev
‘yumrulu’ adı verilen özel alıcılar tarafından yerine getirilir. Bu
alıcılar, balığın etrafa yaydığı elektrik sinyallerini algılayan ve bu
sinyallere göre çevrenin bir tür haritasını çıkaran radar nitelikli
alıcılardır. Bu balıklar sahip oldukları sistem sayesinde, bir yandan
sürülerinin bulunduğu topluluğa kolayca ulaşabilir, öte yandan da
birbirlerini tehlikelere karşı haberdar edebilirler.
CİNSLER ARASINDAKİ AYRIMI ANLATAN SİNYALLER
Her elektrikli balık türünün kendine özgü bir
sinyali vardır. Hatta aynı türdeki balıkların sinyallerinde bile bazı
farklılıklar gözlenebilir, ancak genel yapı aynıdır. Fakat bazı
ayrıntılar bireylere özeldir. Öyle ki, bir dişi balık bir erkekle
karşılaştığında sinyallerdeki bu farklılığı hemen algılar ve
karşısındakinin cinsiyetini öğrenerek ona göre davranır.
Balıkların Yaşını Tespit Etmeye Yarayan Sinyaller
Elektrik sinyalleri balıkların yaşlarıyla ilgili
bilgileri de kapsar. Yumurtadan yeni çıkan bir elektrikli balığın
sinyalleri yetişkinlerden çok farklıdır. Sinyaller doğumu izleyen on
dördüncü güne dek bu ‘çocuksu’ biçimlerini korur, daha sonra ergin
balığın normal sinyallerine dönüşür. Yeni doğmuş balıklara özgü olan bu
sinyaller, balıkların iç içe olan analık-babalık davranışlarının
düzenlenmesinde önemli rol oynar. Örneğin baba, yüzlerce balık arasında
kaybolan yavrusunu sinyallerinden tanıyarak yuvaya geri getirebilir.
Yaşamsal Etkinlikler De Sinyallerle Belirtiliyor
Balıklar, cinsiyet ve yaşla ilgili bilgilerin
yanında, daha kompleks olan başka bilgileri de yine elektriksel
sinyallerle ulaştırabilirler. Elektrikli balık türlerinin tümünde
korkutma mesajları, frekansın birden bire artması ile verilir. Örneğin
normal zamanlarda 10 hz.’lik (saniye başına 10) sinyal yayan Mormydae
cinsi balıklar, bazen kısa bir süre içinde, yayma ritimlerini 100-120
hz.’e ulaşıncaya kadar hızlandırabilir. Hareketsiz bir Mormydae,
yayınladığı korkutucu elektriksel sinyalleri ile düşmanına üzerine
saldırmak üzere olduğunu bildirir. Bu davranış, saldırıya hazırlanan
birinin yumruğunu sıkması gibidir.
Bu korkutma sinyali çoğu zaman karşı tarafı
caydıracak kadar etkilidir: Düşman, kısa bir süre için kendi sinyalini
keserek baş eğdiğini gösterir. Aralarında kavga olduysa ve düşman
yaralandıysa, yaralı yaklaşık 30 dakika elektriksel sessizliğe girecek,
sinyal üretmeyi bırakacaktır. Yatışma davranışı gösteren veya kavgayı
kesen balıklar, çoğu kez hareketsiz kalır. Bunun bir amacı, yerlerinin
belirlenmesini zorlaştırmaktır. Diğer amaç ise, sinyal üretmeyip
elektriksel olarak kör hale geldikleri için, etraftaki engellere
çarpmamaktır.
Sinyallerin Karışmasını Önleyen Özel Sistem
Peki acaba bir elektrikli balık, kendisiyle aynı
sinyalleri üreten bir başka balıkla yanyana gelirse ne olacaktır?
Sinyaller birbiri ile karışacak ve balıkların radarı işe yaramaz hale
mi gelecektir? Normalde gerçekleşmesi gereken olay budur. Fakat
elektrikli balıklar bu karışıklığa karşı doğal bir savunma sistemiyle
birlikte yaratılmışlardır. Uzmanlar bu sisteme “Karmaşa Engelleme
Tepkisi”, kısaca JAR (Jamming Avoidance Response) adını vermektedirler.
Bu sistem uyarınca, balık kendisine eşit bir sinyal frekansı olan başka
bir balıkla karşılaşınca, kendi yayın frekansını hemen
değiştirmektedir. Karmaşaya karşı önlem, aynı frekansta elektriği olan
balık henüz çok uzakta iken oluşmaya başlar; böylece sinyallerdeki
karışıklık hiçbir zaman yüksek bir düzeye ulaşamaz.
Tüm bu bilgiler, elektrikli balıkların olağanüstü derecede kompleks vücut sistemlerine sahip olduğunu göstermektedir. Açıktır ki, tüm diğer canlılar gibi elektrikli balıkları da Yüce Allah yaratmıştır.
Tüm bu bilgiler, elektrikli balıkların olağanüstü derecede kompleks vücut sistemlerine sahip olduğunu göstermektedir. Açıktır ki, tüm diğer canlılar gibi elektrikli balıkları da Yüce Allah yaratmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder