Denizlerin karanlıklarında rahatlıkla yollarını bulan,
sonar sistemi kullanarak avlanan, derinlerdeki basınca karşı korumalı
gözlere sahip olan balinalar Allah'ın üstün yaratmasının
delillerindendir.
BALİNALAR TATLI SU İHTİYAÇLARINI NASIL KARŞILAR?
Balinalar suda yaşamalarına karşın, ihtiyaç
duydukları suyu denizin tuzlu suyundan karşılamazlar. Yaşamak için
tatlı suya ihtiyaç duyarlar. Bu canlıların su ihtiyaçlarını nasıl
karşıladıkları tam olarak bilinmemekle birlikte ihtiyaçlarının büyük
kısmını, okyanustaki suya göre yüzde otuz kadar daha az tuz içeren
diğer deniz canlılarını yiyerek giderdikleri düşünülmektedir. Tatlı
suyun kıt bulunduğu bu ortamda canlının bedeninde suyun olabildiğince
fazla korunması ve tüketimin olabildiğince az tutulması şeklinde kritik
kısıtlamalar ortaya çıkmaktadır. Su miktarı balinalar için çok
önemlidir ve bundan dolayı balinalar aynen develerde olduğu gibi
terlemezler. Böbrekleri, ürenin konsantrasyonunu, balinaya su
kazandıracak şekilde ayarlar.
Su ihtiyacına yönelik bir başka hassas ayar, dişi balinanın sütündeki yağ oranında ortaya çıkar. Anne balina yavrusunu peynir kıvamındaki çok yoğun bir sütle besler. Bu süt insan sütünden on kez daha yağlıdır. Sütün bu derece yağlı olmasının birtakım kimyasal sebepleri vardır. Yağ, yavru tarafından vücuda alındıktan sonra işlenirken yan ürün olarak su açığa çıkar. Böylece anne, en az su kaybıyla yavrusunun su ihtiyacını gidermiş olur.
DERİN DENİZLERİN KARANLIKLARINDA BALİNALAR NASIL GÖRÜRLER?
Balinaların göz tasarımında ve haberleşme
sistemlerinde de kompleks ayarlamalar mevcuttur. Balinaların gözleri,
onları derinlerdeki basınca karşı koruyan sert bir tabakaya sahiptir.
Ayrıca balinaların göz tasarımında kırılma indeksi, bir gösteri
havuzunda suyun altından sıçrayan bir katil balinanın suyun
seviyesinden altı metre yükseklikteki balığı mükemmel bir hassaslıkla
yakalamasını mümkün kılar. Bunun yanısıra, balinanın gözleri, kafanın
iki yanında bulunur, böylelikle akıntılara karşı korunmuş olur.
Gözlerdeki çubuk hücreleri ile koni hücrelerinin oranındaki ayarlama
sayesinde, ışığa olan hassasiyet renk ve diğer detaylara hassasiyete
oranla fazladır. Bu oranın yanısıra gözlerde fosfor bulunması, diplerin
karanlık ortamında görmelerini kolaylaştıran bir tasarımdır.
BALİNANIN BEYNİ VE İŞİTME DUYUSU
Balinaların yiyecek kaynakları ve birbirlerinin
yerini belirlemede kullandıkları asıl algı görme değil, duymadır.
Birçok balina deniz dibindeki karanlık bölgelerde bir tür doğal "sonar"
sayesinde avlanır. Balinanın beyni, bilim adamlarınca henüz tam olarak
anlaşılamayan bir şekilde, klik sesleri çıkarır. Objenin balinaya olan
uzaklığı matematiksel bir hesaplama ile anlaşılır. Balinanın beyni,
çıkardığı seslerin objeye çarpıp geri döndüğü hızı, bu iş için gerekli
zamanla çarpar ve çarpımı ikiye böler. Elde edilen sonuç, objenin
kendisine uzaklığıdır.
Üstelik balina ses dalgalarını, beyniyle belli bir noktaya odaklama ve bir ışık hüzmesi gibi gönderme yeteneğine de sahiptir. Geriye dönen dalgalar, hayvanın beyninde analiz edilir ve yorumlanır. Bu yorum, hayvana karşısındaki cismin biçimini, büyüklüğünü, hızını ve konumunu açıkça belli eder. Hayvanın kafatası yapısı, beyni bile tahrip edecek kadar sürekli ve şiddetli bir biçimde yaydığı ses bombardımanından korunmak için ses yalıtımlıdır. Bu canlılardaki sonik sistem inanılmaz derecede hassastır. Amerikan donanması teknolojisini geliştirmek için, deniz memelilerindeki sonar tasarımını taklit etmektedir.
Her biri yaratılış gerçeğinin delillerinden olan bu ayarlamalar, kara memelilerinde bulunmayan ve deniz memelisi olan balinalara özgü ayarlamalardır. Evrimciler bu mükemmel yapıların evrimle ortaya çıktığını iddia etmektedirler. Balinaları Allah'ın yaratmış olduğu gerçeğini inkar etmekte, balinanın, günün birinde denizde yaşamaya karar veren bir kara memelisinden hiçbir bilinci olmayan, rastlantısal mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla evrimleşmesi sonucu ortaya çıktığını savunmaktadırlar. Elbette ki bu iddialar, cevaplanması gereken ve evrimcileri açmaza sokan soruları da beraberinde getirmektedir.
Hangi mutasyon balinanın sözde atası olan memelide bir sonar meydana getirebilir? Mutasyonların etkisi ve beynin balinanın yaşamı açısından önemi göz önüne alındığında, mutasyonların beyni tahrip edip balinayı sakat ya da ölü bırakacağı açıktır. Beyin bu rastlantısal süreçte tahrip olacağı yerde, nasıl olup da ses dalgaları üreten, bunları belli noktalara odaklayabilen ve objelerin yerini matematiksel hesaplamalarla belirleyen mükemmel bir sonar kazanabilir? Hangi mutasyonlar kara memelisinin ayaklarını yüzgeçlere çevirebilir ve tonlarca ağırlığı itebilen kuyruğu meydana getirebilir? Kuşkusuz bu sorular balinalardaki suyu verimli şekilde kullanmayı mümkün kılan sistemler, emzirme sistemi ve göz ve kulaklardaki basınca karşı korumalı sistemler hakkında da sorulabilir. Ancak evrimcilerin bu sorulara verebileceği hiçbir makul açıklama bulunmamaktadır.
Açıktır ki balinaların yaşayabilmesi için, ihtiyaç duydukları sistemlerin hepsinin aynı anda var olması gerekmektedir. Bu ise balinaların yaratıldığının açık delillerindendir. Allah balinaları mükemmel bir tasarıma sahip olarak yaratmıştır. Üstün güç sahibi olan Rabbimiz yarattıklarını koruyandır, bilendir.
Üstelik balina ses dalgalarını, beyniyle belli bir noktaya odaklama ve bir ışık hüzmesi gibi gönderme yeteneğine de sahiptir. Geriye dönen dalgalar, hayvanın beyninde analiz edilir ve yorumlanır. Bu yorum, hayvana karşısındaki cismin biçimini, büyüklüğünü, hızını ve konumunu açıkça belli eder. Hayvanın kafatası yapısı, beyni bile tahrip edecek kadar sürekli ve şiddetli bir biçimde yaydığı ses bombardımanından korunmak için ses yalıtımlıdır. Bu canlılardaki sonik sistem inanılmaz derecede hassastır. Amerikan donanması teknolojisini geliştirmek için, deniz memelilerindeki sonar tasarımını taklit etmektedir.
Her biri yaratılış gerçeğinin delillerinden olan bu ayarlamalar, kara memelilerinde bulunmayan ve deniz memelisi olan balinalara özgü ayarlamalardır. Evrimciler bu mükemmel yapıların evrimle ortaya çıktığını iddia etmektedirler. Balinaları Allah'ın yaratmış olduğu gerçeğini inkar etmekte, balinanın, günün birinde denizde yaşamaya karar veren bir kara memelisinden hiçbir bilinci olmayan, rastlantısal mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla evrimleşmesi sonucu ortaya çıktığını savunmaktadırlar. Elbette ki bu iddialar, cevaplanması gereken ve evrimcileri açmaza sokan soruları da beraberinde getirmektedir.
Hangi mutasyon balinanın sözde atası olan memelide bir sonar meydana getirebilir? Mutasyonların etkisi ve beynin balinanın yaşamı açısından önemi göz önüne alındığında, mutasyonların beyni tahrip edip balinayı sakat ya da ölü bırakacağı açıktır. Beyin bu rastlantısal süreçte tahrip olacağı yerde, nasıl olup da ses dalgaları üreten, bunları belli noktalara odaklayabilen ve objelerin yerini matematiksel hesaplamalarla belirleyen mükemmel bir sonar kazanabilir? Hangi mutasyonlar kara memelisinin ayaklarını yüzgeçlere çevirebilir ve tonlarca ağırlığı itebilen kuyruğu meydana getirebilir? Kuşkusuz bu sorular balinalardaki suyu verimli şekilde kullanmayı mümkün kılan sistemler, emzirme sistemi ve göz ve kulaklardaki basınca karşı korumalı sistemler hakkında da sorulabilir. Ancak evrimcilerin bu sorulara verebileceği hiçbir makul açıklama bulunmamaktadır.
Açıktır ki balinaların yaşayabilmesi için, ihtiyaç duydukları sistemlerin hepsinin aynı anda var olması gerekmektedir. Bu ise balinaların yaratıldığının açık delillerindendir. Allah balinaları mükemmel bir tasarıma sahip olarak yaratmıştır. Üstün güç sahibi olan Rabbimiz yarattıklarını koruyandır, bilendir.
BALİNALARIN BİLİNMEYEN BESLENME YÖNTEMLERİ
Çoğu zaman aksi düşünülse de kuzey kutbunun
soğuk suları besin yönünden çok zengindir. Balinalar sıcak sulardan
buraya özellikle göç ederler. Kutupta bulundukları sırada, özellikle
“krill” denilen karidese benzer küçük balıkları yiyerek besin
depolarlar.
Balinalar bir krill ya da balık sürüsü bulduklarında ortaklaşa hareket ederler. Balıklar bir tehlike anında yüzeyden derine kaçmaya başladıklarında, balinalar topluca daha derine dalarlar. Hemen sonra, balık sürüsünün altından, bir çember kafes oluşturacak şekilde hava kabarcıkları bırakmaya başlarlar. Böylece balık sürüsünün etrafında dağılıp kaçmalarını önleyen hava kabarcıklarından dairesel bir duvar oluşur. Çemberin tam ortasından yüzeye çıkmaya başlayan balinaların artık ağızlarını açmaları yeterlidir.
Balinalar bu planları ve ortaklaşa hareket etmeleri sayesinde balıkları kolayca avlarlar. Balinaların bu hayranlık uyandıran davranışlarının bir tek açıklaması vardır; o da, bu canlıların onları yaratan Yüce Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleridir.
Balinalar bir krill ya da balık sürüsü bulduklarında ortaklaşa hareket ederler. Balıklar bir tehlike anında yüzeyden derine kaçmaya başladıklarında, balinalar topluca daha derine dalarlar. Hemen sonra, balık sürüsünün altından, bir çember kafes oluşturacak şekilde hava kabarcıkları bırakmaya başlarlar. Böylece balık sürüsünün etrafında dağılıp kaçmalarını önleyen hava kabarcıklarından dairesel bir duvar oluşur. Çemberin tam ortasından yüzeye çıkmaya başlayan balinaların artık ağızlarını açmaları yeterlidir.
Balinalar bu planları ve ortaklaşa hareket etmeleri sayesinde balıkları kolayca avlarlar. Balinaların bu hayranlık uyandıran davranışlarının bir tek açıklaması vardır; o da, bu canlıların onları yaratan Yüce Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleridir.
BALİNA YÜZGEÇLERİNDEKİ ÖZEL ŞEKLİN SIRRI NEDİR?
Latince adı Megaptera novaeangliae olan iri
balinalar diğer balina türlerine göre son derece akrobatik hareketler
yapmaları ile tanınırlar. Bu balinaların yüzgeçleri girinti ve
çıkıntılardan oluşur. Yüzgeçlerin bu yapısının ne işe yaradığı önceleri
anlaşılamıyordu. Yapılan araştırmalar bu özel yapının son derece özel
bir yaratılışı ortaya koyduğunu gösterdi. Çünkü bu ilginç şekilli yapı,
balinaya bilinen yüzgeç şeklinden daha verimli bir hareket imkanı
sağlıyordu.
Günümüzde uçak kanatlarında kullanılan tasarımın pürüzsüz ve düzgün bir şekli vardır. Duke Üniversitesi araştırmacıları, bu balina türünün yüzgeçlerinden yola çıkarak şu ana kadar kullanılan tasarımlardan çok farklı yeni bir model oluşturdular. Mühendisler tırtıklı yapıların eklenmesiyle oluşturulan model ile tırtıkların olmadığı modelleri birbiri ile karşılaştırdılar. Tırtıklı kanatların durma açılarının tırtıksız kanatlara göre %40 daha iyi olduğu tespit edildi. Ayrıca havanın, tırtıklı yapıları %8 daha fazla kaldırdığı ortaya çıktı. Bir diğer avantaj ise geriye sürükleme kuvvetinin bu modelde %32 daha az olmasıydı. Araştırmayı yürüten bilim adamlarından L. E. Howle artan kaldırma kuvvetinin ve azalan geri itme kuvvetinin eşzamanlı olarak başarılmasının aerodinamik verimliliği artırdığını ifade etti.
Günümüzde uçak kanatlarında kullanılan tasarımın pürüzsüz ve düzgün bir şekli vardır. Duke Üniversitesi araştırmacıları, bu balina türünün yüzgeçlerinden yola çıkarak şu ana kadar kullanılan tasarımlardan çok farklı yeni bir model oluşturdular. Mühendisler tırtıklı yapıların eklenmesiyle oluşturulan model ile tırtıkların olmadığı modelleri birbiri ile karşılaştırdılar. Tırtıklı kanatların durma açılarının tırtıksız kanatlara göre %40 daha iyi olduğu tespit edildi. Ayrıca havanın, tırtıklı yapıları %8 daha fazla kaldırdığı ortaya çıktı. Bir diğer avantaj ise geriye sürükleme kuvvetinin bu modelde %32 daha az olmasıydı. Araştırmayı yürüten bilim adamlarından L. E. Howle artan kaldırma kuvvetinin ve azalan geri itme kuvvetinin eşzamanlı olarak başarılmasının aerodinamik verimliliği artırdığını ifade etti.
Bilim adamları sistemin detaylarını
incelediklerinde tırtıklı yapıların kanat üstünde dönen girdaplara
sebep olduğunu tespit ettiler. Bu girdaplar, kanadın üstündeki havanın
dağılıp arka tarafa gitmeden kanatlardan uzaklaşmasını engelliyor. Bu
ise uçağın daha dik açılarda durmasını ve daha yüksek kaldırma
kuvvetine sahip olmasını sağlıyor. Bütün bu teknik ayrıntılar
göstermektedir ki balinaların diğer tüm özellikleri gibi
yüzgeçlerindeki tırtıklar da rastgele tesadüflerin eseri olamaz.
Doğadaki her detay gibi bunlar da göklerin, yerin ve ikisi
arasındakilerin Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Allah’ın eseridir.
ÇOK AMAÇLI KULLANILABİLEN BALİNA YAĞI
Yunus ve balinaların vücutları yağ tabakası
ile kaplıdır. Bu tabaka balinalara nefes almaları için yüzeye
çıkabilmelerini sağlayan doğal bir şamandıra görevi görür. Aynı zamanda
bu sıcakkanlı memeliyi okyanusun soğuk sularından korur. Balina
yağının bir başka özelliği ise şeker ve proteine nazaran iki ile üç kat
daha fazla enerji vermesidir. Balina, binlerce kilometre yol katettiği
ve yeteri kadar beslenemediği uzun göçlerde ihtiyaç duyduğu enerjiyi
vücudundaki bu yağdan temin eder.
Bunun yanı sıra balina yağı lastik gibi esnek bir malzemeden oluşur. Balina kuyruğunu suya her vurduğunda kuyruğu önce sıkışır, sonra genleşerek eski halini alır. İşte bu özellik balinaya hem ekstra bir hız kazandırır hem de uzun yolculuklarda %20 enerji tasarrufu sağlar. Balina yağı tüm bu özelliklerinden ötürü, bilinen en çok fonksiyona sahip malzeme olarak kabul edilmektedir.
Balina yağı balinalarda yüzyıllardır var olan bir maddedir. Ancak bu yağın bir ağ gibi birbirine geçen kolajen liflerden oluştuğu yakın bir zamanda keşfedilebilmiştir. Bilim adamları bu yağ-kompozit karışımının işlevlerini anlamak için halen çalışmalar yapmaktadırlar. Şu ana kadar edindikleri bilgiler bile, sentetik malzeme üretiminde son derece faydalı olmuştur. Doğadaki canlılardaki özellikler bilim adamlarına örnek olmakta ve Allah'ın üstün yaratmasını kanıtlamaktadırlar.
Bunun yanı sıra balina yağı lastik gibi esnek bir malzemeden oluşur. Balina kuyruğunu suya her vurduğunda kuyruğu önce sıkışır, sonra genleşerek eski halini alır. İşte bu özellik balinaya hem ekstra bir hız kazandırır hem de uzun yolculuklarda %20 enerji tasarrufu sağlar. Balina yağı tüm bu özelliklerinden ötürü, bilinen en çok fonksiyona sahip malzeme olarak kabul edilmektedir.
Balina yağı balinalarda yüzyıllardır var olan bir maddedir. Ancak bu yağın bir ağ gibi birbirine geçen kolajen liflerden oluştuğu yakın bir zamanda keşfedilebilmiştir. Bilim adamları bu yağ-kompozit karışımının işlevlerini anlamak için halen çalışmalar yapmaktadırlar. Şu ana kadar edindikleri bilgiler bile, sentetik malzeme üretiminde son derece faydalı olmuştur. Doğadaki canlılardaki özellikler bilim adamlarına örnek olmakta ve Allah'ın üstün yaratmasını kanıtlamaktadırlar.
DERİN DENİZLERİN DALGIÇLARI:GAGALI BALİNALAR
Haklarında az sayıda bilgi bulunan ve bu
nedenle farklı özellikleri ile çeşitli araştırmalara konu olan gagalı
balinaların, bütün hava soluyan canlı türlerinden daha derin ve uzun
süreli dalışlar yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bilim adamlarının en çok
dikkatlerini çeken nokta ise, yiyecek arama amacıyla
gerçekleştirdikleri bu derin dalışları sırasında gagalı balinaların asla
vurgun yememeleridir. Bu nedenle bu canlıların vurgun yemelerini
önleyen yaratılış özellikleri, bilim dünyasında araştırılan önemli bir
konu olmuştur.
DERİN DALIŞLARDAKİ EN BÜYÜK TEHLİKE: VURGUN
Dalgıçları denizde bekleyen en önemli tehlike
vurgun yemektir. Çünkü insan vücudunun solunum ve dolaşım sistemi,
Yüce Allah tarafından karaya uygun olarak yaratılmıştır. Rabbimiz
tarafından belirlenmiş bir ölçüyle deniz seviyesinde bir atmosfer
olarak belirlenen ve insan yaşamı için ideal olan hava basıncı, denizin
içinde, derine doğru gittikçe, her 10 metrede bir atmosfer daha artar.
Örneğin 30 metre derinlikte su basıncı üç atmosferdir, yani bu
derinlikteki bir dalgıcın vücudunun her santimetrekaresine suyun
yaptığı basınç, yüzeye oranla üç kat fazladır.
İnsan hiçbir gereç kullanmadan 30m. derinliğe indiğinde;
*Akciğer kapasitesi dörtte birine düşer,
*Kan basıncı artar,
*Vücut ısısı düştüğünden, kalbin atış hızı artar,
*Bilinç bulanıklaşır.
*Kan basıncı artar,
*Vücut ısısı düştüğünden, kalbin atış hızı artar,
*Bilinç bulanıklaşır.
Bu nedenle yardımcı gereç kullanmadan 30
metrenin altına inmek tehlikelidir. Gagalı balinalar ise 30–80 metre
derinliklere tekrarlanan dalışlar yaparlar. Normalde akciğerleri ile
solunum yaptıkları için sık tekrarlanan bu dalışlar sırasında vurgun
yemeleri gerekirdi. Ancak bu canlılar için böyle bir risk söz konusu
olmadığı gibi maksimum 85 dakikalık sürelerle 1900 metre derinliklere de
dalabilirler. 1900 metre, hava-soluyan memeliler arasında şimdiye kadar gözlemlenen en derin ve uzun süreli rekor dalıştır.
GAGALI BALİNALAR DALGIÇLARIN BİLGİSİNE SAHİP
Gagalı balinalar rekor düzeydeki dalışlarını
gerçekleştirdikten sonra bu derin mesafeden yukarıya doğru ani bir
çıkış yapmamakta tam aksine nefes almak için deniz yüzeyine çok yavaş
yüzerek çıkmaktadırlar. Peki, bu canlıların yavaş hareketlerle yüzeye
çıkmasındaki sebep nedir? Balinaların bu şekilde davranmalarının tek
bir nedeni vardır. Vurgundan korunmak. Çünkü vurgun yemenin en önemli nedeni, yüzeye hızlı olarak çıkmaya çalışmaktır.
NEDEN SU YÜZEYİNE YAVAŞ HAREKETLERLE ÇIKMAK GEREKİR?
Havadaki en yüksek oranda (%78) bulunan azot (Nitrojen – N2) gazı, basınç altında ve zamana bağlı olarak solunduğu zaman sıvılaşarak kana karışır. Bu gaz, oksijen gibi kullanılan bir gaz değildir. Dalıştan çıkarken bu gazın yeniden solunum yoluyla atılmasına zaman tanımak gerekir. Derinde dış basıncın yüksek olmasından dolayı tüpten solunan havanın içindeki oksijen ve azot gibi gazlar, dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar. Eğer su yüzeyine süratle çıkılırsa, basıncın azalmasıyla bu gazlar da süratle genleşir. Bu yüzden dalgıçlar çıkışlarını yavaş yavaş (10 m/dk. hızda - son 10 m. 6 m/dk.) yaparlar.
GAGALI BALİNALARIN VURGUNU ÖNLEYEN YARATILIŞ ÖZELLİKLERİ
Gagalı balinaların akciğerleri, denizin
derinliklerindeki basınca uygun olarak yaratılmıştır. Balinanın dalışa
geçmeden önce suyun yüzüne çıkarak aldığı havanın içindeki oksijen ve
azot gibi gazlar derin dalışlar sırasında dokulara daha küçülmüş bir
hacimle dağılırlar, fakat yukarı çıkarken bu gazlar damarlarda süratle
genleşir. İşte bu esnada akciğerler büzüşerek gazın özellikle de azotun
kana karışmasını engelleyerek balinanın vurgun yeme riskini ortadan
kaldırır. Akciğerlerin sahip olduğu bu özellik, kuşkusuz Yüce Allah’ın
üstün yaratışının bir delilidir. Nitekim Yüce Allah'ın bu kusursuz
yaratma gücü ve sanatı, bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel
bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En
güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih
etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
DERİNDEN SÜRATLE ÇIKIŞ YAPILDIĞINDA İNSAN VÜCUDU NASIL TEPKİ VERİR?
*Süratle çıkış yapan bir dalgıcın kanında
sıvı halde bulunan azot, ani basınç değişimiyle gaz haline dönüşür. Bu
çalkalanmış bir gazoz şişesinin hızlıca açılması ile gazozun
köpürmesine benzetilebilir.
* Gaz haline dönüşmüş azot molekülleri bir araya gelerek eklemlerde, damarlarda kalp, beyin gibi hayati organlarda tıkanıklıklara sebep olurlar.
* Vücut içinde oluşan tıkanıklıklar, hastalığın şiddetine göre ağrı, sızı, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve felç gibi ölüme kadar uzanan sonuçlar oluşturabilir.
* Gaz haline dönüşmüş azot molekülleri bir araya gelerek eklemlerde, damarlarda kalp, beyin gibi hayati organlarda tıkanıklıklara sebep olurlar.
* Vücut içinde oluşan tıkanıklıklar, hastalığın şiddetine göre ağrı, sızı, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve felç gibi ölüme kadar uzanan sonuçlar oluşturabilir.
Tüm bu risklerden dolayı dalgıçlar vurgun
tehlikesine karşı uyulması gereken temel dalış kuralları ve güvenlik
limitleri ile ilgili oldukça kapsamlı bir eğitim alırlar. Gagalı
balinalar ise vurgun yememek için ne yapmaları gerektiği konusunda
hiçbir eğitim almamışlardır. Ancak hızlı çıkış yaparlarsa vurgun
yiyeceklerini adeta “bilirler”. Kuşkusuz aklı ve şuuru olmayan bir
canlının kendiliğinden vurguna karşı önlemler alması mümkün değildir.
Bu canlıya kendini korumak için gerekli önlemleri almasını ilham eden
Yüce Allah’tır. Casiye Suresi'nde Yüce Allah, canlıların sahip olduğu
bu mucizevi özellikler üzerinde düşünülmesi gerektiğini şöyle
bildirmiştir:
“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)
“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)
GAGALI BALİNALAR DARWİN’İN İDDİALARINI ÇÜRÜTÜYOR
Gagalı balinaların dalışları, bir dalgıç gibi
vurgundan korunmayı bilmeleri, akciğerlerinin sahip olduğu özel sistem
Darwin’in, "Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha
fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha
büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya
dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum" (Loren Eiseley, The
Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186) sözleri ile elbette
açıklanamaz. Hiçbir dalgıç dalma konusunda elde ettiği deneyimleri
genlerine işleyip doğduğu andan itibaren çocuğunun bu bilgi donanımına
sahip olmasını sağlayamaz. Mutlaka bunları ona öğretmesi gerekir. Oysa
gagalı balinaların yavruları doğdukları andan itibaren dalma ile ilgili
tüm bilgilere sahiptirler. Çünkü bu canlılar evrimsel bir süreç
sonucunda bu bilgileri kazanmamışlardır. Sonuçları hep zararlı olan
mutasyonların bir ayıyı son derece bilgili bir dalgıç haline
getirmeyeceği de bir gerçektir. Gagalı balinaların Darwin'in iddia
ettiği gibi başka bir canlıdan türemeleri, kesinlikle mümkün değildir.
Çünkü gagalı balinalar Yüce Allah tarafından bu özelliklere sahip olarak
yaratılmışlardır ve ortaya çıktıkları zamandan bu güne kadar hiç
değişmeden Yüce Allah’ın ilhamıyla varlıklarını sürdürmektedirler.
“Gökleri ve yeri (bir örnek
edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona
yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder